bugün
yenile
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (bkz: hasan ali toptaş) ın dev eseri. dev diyişime bakmayın diğerleri gibi mini mini bir şey. lakin kitabın ruhu cümlelere sığdırılamıyor. yaşamın kıyısında gezinen ruhları, yaraları ve yara açanları, acıyla hemhal olmuş bedenleri, içi sızlaya sızlaya çekip gidenleri, anneleri, oğulları, yarenleri en narin şekliyle anlatan adam toptaş. ne zaman kalemi eline alsa bizden biri olup çıkıyor karakterler. bizim acılarımız, sancılarımız, neşesiz suskunluklarımız en güzel bu kitaplarda anlatılıyor. ondandır sevişimiz toptaş’ı. anlamasak bile bazen hep çok sevişimiz bundan.. postmodern bir roman olduğu söylencesiyle birazcık gözümü korkutsa da ikinci kez okuyuşumda ilkinden çok daha fazla içselleştirebildim diyebilirim. bu ne bir roman ne de bir düzyazı, bu bir felsefenin yada bir ruhun kağıda dökümü. muazzam tasvirlerle çıkılan yolda düz anlatımı geride bırakıp alegorik ve sembolik anlamların peşine düşüyorsunuz. biraz yorsa da size kalemi elinizden bıraktırmıyor. zor ama güzel. her okunuşta başka.